Bu yıl temmuz ayında Orta Doğu haberlerinde uzmanlaşmış bağımsız Amerikan haber ajansı Media Line t’da yer alan bir makale Afganistan gerçeğinde pek bilinmeyen bir ayrıntıyı gözler önüne seriyor.
Amerikan ve İngiliz güçleri tarafından eğitilen Afgan özel kuvvetlerindeki kadınlar Taliban rejimi altında ciddi tehditlerle karşı karşıya.
Bu kadınların savunmasızlığının nedenleri çok yönlüdür; önceki hükümetin bir parçası olan ordudaki rollerinden ve hizmetlerini alışılmadık olarak değerlendirebilecek derinlemesine kökleşmiş kültürel ve dini normlardan kaynaklanmaktadır.
Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesi, kadınların toplumdaki rolüne ilişkin kısıtlayıcı görüşlere sahip olduğundan, bu kadınların kendilerini içinde buldukları istikrarsız durumu daha da kötüleştirdi.
Taliban yönetimi altında, birçoğu Afgan özel kuvvetlerinin önemli bir kanadı olan Kadın Taktik Müfrezesinin (FTP) bir parçası olarak yüksek riskli operasyonlara katılan bu kadınların çoğunluğuna yönelik tehditler arttı.
Titiz bir seçim sürecinin ardından Afgan Ordusu ve Polis Departmanından kadınlar FTP’nin bir parçası olarak seçildi.
Onları ABD ve İngiliz özel kuvvetleri eğitti; Yoğun fiziksel eğitimleri nasıl mücadele edileceğini, gerilla savaşı tekniklerini ve çeşitli son teknoloji silahları kullanma becerilerini gerektiriyordu.
ABD, İngiltere ve Afgan güçleri birlikte gizli operasyonlar yürütse de operasyonlarda kadın özel kuvvet askerleri de etkili oldu.
Taliban Afganistan’ın kontrolünü yeniden ele geçirdiğinde bu kadınlar Pakistan’a ve diğer yakın ülkelere sığınarak hayatlarını kurtarmak için olağanüstü zorluklara katlandılar.
Ülkelerinin dışında yaşamalarına rağmen bugün kendilerini hâlâ savunmasız hissediyorlar ve geleceklerinden korkuyorlar.
Media Line, ülkelerine ve müttefiklerine yaptıkları katkılar söylenmemiş hikayeler olarak kalacak olan bu kadın özel kuvvetlerden bazılarıyla görüştü. Güvenlikleri açısından tüm kadınlar kimliklerinin ve ikametgahlarının gizli tutulmasını talep etti.
Kadınlar üst düzey NATO yetkililerinin kendilerine Birleşik Krallık’a veya başka bir Batı ülkesine yerleştirilecekleri konusunda güvence verdiğini ancak bu sözün tutulmadığını ve terk edilerek korumasız bırakıldıklarını anlattı.
New York merkezli bir ulusal güvenlik uzmanı, Güney Asyalı bir uzman ve insan hakları avukatı olan Irina Tsukerman, The Media Line’a “Bu kadın askerlerin başına gelenler, Afgan devletinin çöküşünden bile çok daha büyük bir skandalın parçası ve sonunda onu iktidara getiren Taliban’la yapılan anlaşmalar.” açıklamasını yaptı.
Tsukerman, “NATO’nun tüm müttefiklerinin aileleriyle birlikte güvenliğe alınmasını sağlamanın hem ahlaki sorumluluğu hem de pratik çıkarı vardı” diye ekledi.
“Müttefikleri, özellikle de Batı’nın desteğine bağımlı olan savunmasız olanları terk etmenin ihanet anlamına geldiğini ve NATO ülkelerinin güvenilirliğine ve iyi niyetine zarar vereceğini” ileri süren Tsukerman, “Bu kadınların başka bir yere yerleştirilmemesinin özel bir mantığı ya da nedeni yok.” dedi.
Tsukerman’a göre ABD, yalnızca son birkaç yılda sınırlardaki milyonlarca yasadışı göçmenin varlığının hesabını verdi ve nispeten sınırlı sayıda müttefikin sığınabileceği toprak sıkıntısı da yok.